Adem (as) tövbesi ile affa sığınıp , Rahmet kapılarını açmaya çabalamak,
Yunus (as) gibi deryada hiç olduğumuzu farkedip balık yoluyla Halık’ın himayesinde olmak,
Yusuf (as) gibi düştüğümüz karanlık Dünya kuyusundan aydınlıklara çıkarılacak umudu aramak,
Yakup (as) gibi gözümüzdeki perdelerin çekilmesiyle basirete yönelebilmek,
Musa (as) gibi firavunlarımızı Kızıldeniz’de alt edebilmek,
Eyyüp (as) sabrına eremesek de olana /olmayana senden gelen hoştur diyebilmek, Nuh’un gemisine binerek kurtulan iman sahipleri gibi sayıca az da olsan doğruyu yoldaş edinip, doğrudan yeniden yine çok olabilmek…
Kainatın en Sevgilisi(sav) ‘nin okşadığı o güzel başın, o mert yüreğin Kerbela’da taktirdekini bile bile en ufak tereddüt etmeden, az sonra ölümün kendini kucaklayacağını bilip gözünü kırpmadan yine doğruyu savunup, Hakkı yükseltme gayreti vermesi, susuzluktan kıvranan ailesiyle birlikte şehit edilmesi… Bu olanlar içini yakarken taktirde yazılan tedbirle bozulamaz demek, derken de Yezit olmaktansa Hüseyin olup kazanmışlar listesinde şehit gitmek ne büyük şeref diyebilmek. İçimizdeki ve nefsimizdeki güç,iktidar hırs Yezitlerine karşı savaş açıp bu uğurda mücadele edebilmek. Muharrem, yıla yeni bir başlangıç yaparken iyiye niyet edip maddeden ruha, şerden hayra iltica edebilmektir. Gönlümüzdeki kıymetlileri, gözümüzdeki değerlileri EN KIYMETLİ EN DEĞERLİ EN SEVGİLİ uğruna ardımıza alıp yolumuzu O’na çevirebilmek Dünya tüm cazibesiyle çağırırken bizi adım adım Ukbaya hazırlandığımızın bilincinde olabilmektir..
İster Sünni, ister Şii, ister Yahudi; acıyı nerede görürsen gör dindirmeye seferber olmak… İnsanlık sofrasında farklı tatlardan, farklı renklerden harmanlanıp muhteşem bir Aşure lezzetine kavuşmak, Muharrem Aşure ve İnsan olmak .Muharrem insan olduğumuzu hatırlamak, nasıl insan kalacağımızın cevabını bizden önce gönderilen tüm Nebilerden edindiğimiz ortak cevapta toplayıp “bölüşürsek tok oluruz bölünürsek yok oluruz” hükmünün idrakine varmak…
fikirperisi-